18 Eylül 2011 Pazar

Ahilik İlkeleri ve Mesleki Eğitim

Mesleki Eğitimin temelinde, Osmanlı İmparatorluğu'nda kurulmuş olan Ahilik Teşkilatı' nın temeli olduğu kabul edilir. Her yıl, meslek okulları tarafından Ahilik Haftası kutlanır. Temsili Şed kuşanma törenleri yapılır. Bu yıl Ahilik Haftası kutlamaları Eylül ayına çekildi.

Mesleki eğitimin temeli olan Ahilik teşkilatının, herkesin bilmesi gereken Ahilik ilkeleri var. Bu ilkelerden bazılarını aşağıya aldım. Gerçekten çok güzel ilkeler. Keşke herkes bunlara uyabilse..

- İyi huylu ve güzel ahlâklı olmak,
- İşinde ve hayatında, kin, çekememezlik ve dedikodudan kaçınmak,
- Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak,
- Gözü, gönlü ve kalbi tok olmak,
- Şevkatli, merhametli, adaletli, faziletli, iffetli ve dürüst olmak,
- Cömertlik, ikram ve kerem sahibi olmak,
- Küçüklere sevgi, büyüklere karşı edepli ve saygılı olmak,
- Alçakgönüllü olmak, büyüklük ve gururdan kaçınmak,
- Ayıp ve kusurlarını örtmek, gizlemek ve affetmek,
- Hataları yüze vurmamak,
- Dost ve arkadaşlara tatlı sözlü, samimi, güleryüzle ve güvenilir olmak,
- Gelmeyene gitmek, dost ve akrabayı ziyaret etmek,
- Herkese iyilik yapmak, iyiliklerini istemek,
- Yapılan iyilik ve yardımı başa kakmamak,
- Hakka, hukuka, hak ölçüsüne riayet etmek,
- İnsanların işlerini içten, gönülden ve güleryüzle yapmak,
- Daima iyi komşulukta bulunmak, komşunun eza ve cahilliğine sabretmek,
- Yaradandan dolayı yaratılanları hoş görmek,
- Hata ve kusurları daima kendi nefsinde aramak,
- İyilerle dost olup, kötülerden uzak durmak,
- Fakirlerle dostluktan, oturup kalkmaktan şeref duymak,
- Zenginlere, zenginliğinden dolayı itibardan kaçınmak,
- Allah için sevmek, Allah için nefret etmek,
- Hak için hakkı söylemek ve hakkı söylemekten korkmamak,
- Emri altındakileri ve hizmetindekileri korumak ve gözetmek,
- Açıkta ve gizlide Allah'ın emir ve yasaklarına uymak,
- Kötü söz ve hareketlerden sakınmak,
- İçi, dışı, özü, sözü bir olmak,
- Hakkı korumak, hakka riayetle haksızlığı önlemek,
- Kötülük ve kendini bilmezliğe iyilikle karşılık vermek,
- Belâ ve kötülüklere sabır ve tahammüllü olmak,
- Müslümanlara lütufkâr ve hoş sözlü olmak,
- Düşmana düşmanın silahıyla karşılık vermek,
- İnanç ve ibadetlerinde samimi olmak,
- Fani dünyaya ait şeylerle öğünmemek, böbürlenmemek,
- Yapılan iyilik ve hayırda hakkın hoşnutluğundan başka bir şey gözetmemek,
- Âlimlerle dost olup dostlara danışmak,
- Her zaman heryerde yalnız Allah'a güvenmek
- Örf, adet ve törelere uymak,
- Sır tutmak, sırları açığa vurmamak,
- Aza kanaat, çoğa şükür ederek dağıtmak,
- Feragat ve fedekarlığı daima kendi nefsinden yapmak

17 Eylül 2011 Cumartesi

MEB ve Revizyon.

Milli Eğitim Bakanlığı, bütçesi ve personel sayısı ile bakanlıklar arasında en fazla bütçeye ve en fazla personele sahip bir bakanlık. Bir çok Genel Müdürlük ve birimlere sahip bir yapıdan oluşuyor. Yapısının çok büyük olması, hantal bir yapının ortaya çıkmasına ve yapılacak bir çok işin gecikmesine yol açıyordu. Bir çok Genel Müdürlüğün birleşip sayılarının azaltılması, çok yerinde ve uygun bir karardır. Sadece Mesleki ve Teknik Eğitim ile ilgili bir çok genel müdürlük olması çok başlılığın ortaya çıkmasına yol açıyordu. Milli Eğitim Bakanlığı, benzer düzenlemeleri İl  ve İlçelerde de yapmalı, hantal yapıyı ortadan kaldırmalıdır.
Türkiye, boşa geçirecek vakti olmayan, eğitimde bir an önce yeni hamleler, yenilikler yapmak zorunda olan bir ülke. Gelişmiş ülkelerle aramızdaki açığın kapatılması için daha çok çalışması gereken bir ülke Türkiye.

12 Eylül 2011 Pazartesi

Niçin Eğitim Günlüğü Yazıyorum?

Ben bir eğitimciyim. 20 yılı aşkın süredir, eğitim ve öğretimin içindeyim. 30 yılı aşkın süredir elektronik ile uğraşıyorum. Bu konuda 4 yıl özel sektörde çalıştım. Çeşitli projeler, cihazlar ve eğitim setleri ürettim. Mesleğim ve branşım ile ilgili yayınlanmış kitaplarım var.
Özel sektör tecrübem ve buradaki bilgi ve birikimi, öğretmenlik formasyonu ile birleştirip, çevreme, öğrencilerime ve öğretmen arkadaşlarıma faydalı olmaya çalışıyorum.Benim kendime , çevreme ve topluma karşı sorumluluklarım var. Eğitim ve öğretim konusunda boş durmuyorum.

Son yıllarda her konuda ileriye giden şahlanan bir Türkiye' nin ekonomide, dış politikada büyük işler başardığı gibi eğitim alanında ve özellikle de mesleki eğitim alanında şahlanmasını, büyük işler başarmasını ve gençlerin iyi bir eğitim almasını istiyor ve bunu arzuluyorum.
Almanya, İngiltere, Amerika ve Avustralya gibi yabancı ülkelere gitme ve oralarda çalışma imkanım olmasına rağmen, elimin tersi ile itip, ülkeme hizmet etmeye karar vermiş birisiyim. Bu konuda tabii ki fikirler üretmek, bunları insanlarla konuşup tartışmak, yetkililere ulaştırmak benim görevlerimden bir tanesi. Ben bu işin mutfağında çalışıyorum, bizzat uygulamanın içerisindeyim. Bu konuda söz söylemeye de hakkım olduğunu düşünüyorum.
Ülkemi, milletimi ve özelliklede gençleri çok seviyorum. İyi bir eğitim almış gençliğin Türkiye için bir ümit ve ülke kalkınması için bir lokomotif olacağını düşünüyorum. Bu sebeblerden dolayı da fikirlerimi ve düşüncelerimi özgürce paylaşıyorum. Bunlara katılabilirsiniz veya katılmayabilirsiniz. Fikirlerin çatışmasından daha iyi fikirler ortaya çıkacağını düşünüyorum. Sadece bu işi yaparken, ortalığı kırıp dökmeden, kimseyi incitmeden ve hakaret etmeden yapmaya özen göstersek bile birbirimizi daha iyi anlayabiliriz.
Bütün düşüncem ve niyetim budur. Yazdığım yazılar, daha iyi bir eğitim için ortaya attığım kendi düşüncelerimdir. Bunların altında art niyet ve başka şeyler aranmaması dileğimdir.

Saygılarımla..

11 Eylül 2011 Pazar

Fatih Projesi ve Tablet PC


Fatih Projesi (Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi), Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından açıklanmıştı. Bu projenin bir ayağı olarak okullara akıllı tahtalar, projeksiyon cihazları dağıtılacağı, yaklaşık 15 milyon öğrenciye ve yine yaklaşık 1 milyon öğretmene Tablet Bilgisayarlar verileceği basın aracılığı ile duyuruldu.

Proje, hem donanım ve donatım olarak hem de fiyat olarak çok büyük bir proje. Basında çıkan haberlere göre projenin maliyetinin 7,5...10 Milyar Dolar arasında olması tahmin ediliyor. Çok büyük bir meblağ. Dağıtılacak bilgisayar sayısı, neredeyse dünyada bir yılda satılan bilgisayar sayısına yakın.

Projenin Milyar dolarlar seviyesinde olması, bir çok yerli ve yabancı firmanın dikkatini çekti, projektörlerini Türkiye ve Milli Eğitim Bakanlığı üzerine çevirdiler. Bu projede yine Microsoft'un ve partnerlerinin adının ilk sıralarda yer alması, pastadan büyük pay almak için kulis faaliyetlerine başladığını göstermektedir. 7,5..10 Milyar dolar, Türkiye için çok büyük bir para. Bu paranın büyük bir bölümünün mutlaka Türkiye'de kalması, üretilecek donanımların imkanlar dahilindeki kısımlarının ülkedeki yerli, elektronik ve bilgisayar üreticileri tarafından üretilmesi sağlanmalıdır. Bu, hem Türkiye ekonomisi için bir canlanma ve hareketlenme sağlayacak, hem de istihdam artışına katkı sağlayacaktır. Ayrıca, ileride çıkabilecek, yedek parça ve teknik servis sorunları, yerli firmalar tarafından daha kısa sürede hızlı bir şekilde çözülebilecektir.

Üretilecek (dağıtılacak) tablet bilgisayarlarda, kullanılacak yazılım olarak Microsoft'a bağlı kalmamak atılacak en isabetli adımlardan birisi olacaktır. Microsoft, her ne kadar alt yapısı ve tecrübesi ile bu konularda ezici bir hakimiyet sağlasa da, alternatif işletim sistemleri ve ofis yazılımları da göz ardı edilmemelidir. Hatta ısrarla alternatif sistemlere yönelmelidir ki, ileride Türkiye, kendi bilişim alt yapısını kendi oluştursun ve bu konuda gerekli tecrübe ve alt yapıyı sahip olsun. Bu konuda bu şekilde yazmamın çeşitli sebebleri var ki bunlar ;

1-) Microsoft işletim sistemleri, virüsler konusunda çok sağlam ve güvenli değil.
2-) Dünyadaki bilgisayar virüslerinin neredeyse tamamı (az sayıdaki MacOS ve Linux virüsleri olsa da) Windows işletim sistemleri için yazılmakta ve bu sistemlere zarar vermekte.
3-) Donanım haricinde yazılıma ödenecek lisans bedeli 15-16 milyon bilgisayar için hiç te azımsanmayacak bir bedel olsa gerek. (Örneğin ; En iyi tahminlerle Microsoft, Windows için bilgisayar başına 10 dolar, Ofis içinde 20 dolar alacak olsun. Bilgisayar başına lisans bedeli 30 dolar olacaktır. 15 milyon bilgisayarla 30 doları çarparsanız, 450 milyon dolar lisans bedeli ödenecektir ki Microsoft, adı geçen yazılımları bu fiyata vermeyecektir.)
Özgür lisansla lisanslanmış Tübitak tarafından geliştirilen Pardus İşletim Sistemi gibi sistemler, Libre Office veya Open Office gibi ücretsiz ofis yazılımları tercih edilirse en az 450 milyon dolar Türkiye' nin kasasında kalacaktır. Bu paranın onda biri Türk yazılım sektörü için kullanılsa, ilerleyen yıllarda Türkiye yazılım konusunda kendi ihtiyaçlarını kendisi karşılar hale gelecek ve daha güvenli sistemlere kavuşacaktır.
4-) Google tarafından geliştirlen Android işletim sistemi tablet bilgisayarlar için Windows' tan daha uygundur ve daha hızlı çalışmaktadır. Pardus Linux olmaz ise böyle bir sistem ücretsiz veya çok az bir ücretle kullanılabilir.
5-) Türkiye, okullara dağıtılacak bilgisayarlarda kullanılacak yazılım ihtiyaçlarını, çok iyi belirlemeli bu konuda genç bilgisayar mühendisleri ve yerli yazılım firmaları teşvik edilerek bilişim alt yapısı güçlendirilmelidir.
6-) Tübitak tarafından geliştirilen Pardus İşletim sistemine daha fazla destek verilerek, gelecek nesillerin kendi işletim sistemlerini kullanması ve bunun için yazılımlar üretmesi sağlanmalıdır.

Bu proje başarı ile uygulanabilirse, Bilişim konusunda Türkiye önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde Dünya ülkeleri arasında üst sıralarda yer alacaktır. Bu projenin yürütücüleri ve uygulayıcıları, ülke kaynaklarını en verimli şekilde kullanmalılar ve projenin başarılı olması için tüm alternatifleri incelemelilerdir.

Bu konuda yazmaya devam edeceğim...