18 Mart 2012 Pazar

Modül Kitapları, Telif Hakları ve Etik, Haksız Kazanç..



MEB, modüler sisteme geçtikten sonra, okullarda okutulacak modüller için modül kitapçıkları hazırlanmasına karar verdi ve bu konuda çeşitli duyurular yapılarak, gönüllülük esasına dayalı bir modül yazım furyası başladı. Görev, gönüllülük esasına dayanmasına rağmen, öğretmenlere harcayacakları emek için belli bir oranda ders saati ücreti ödendi. Gönüllü olan öğretmenlerin bu konulardaki yeterlilikleri, kaynakları, kullanacağı bilişim teknolojileri  araştırılmadan, bu görevler dağıtıldı. MEGEP sitesinde modüllerin ilk yayınlandığı haliyle bakıldığı zaman ortaya bir facia çıktı.. Kitaplarda yüzlerce teknik yanlış,  oradan buradan bulunup taranmış ve üzerinde  düzeltme yapılmamış kötü resimler, bozuk ve dil kurallarını yerle bir eden bir Türkçe, PAINT programı ile çizilmiş çözünürlüğü kötü çizimler sonucu berbat bir kitapçık arşivi oluşturulmuştu.. Ayrıca çeşitli eserlerden ve Internet sitelerinden alıntılar yapılırken, hiç bir izin alınmamış, kaynaklar kısmında alıntı yapılan eser ve siteler ya hiç gösterilmemiş yada eksik gösterilmiş. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında izin alınması gerekirken ve bunun bir ETİK davranış olması gerekirken, hep bunlar göz ardı edilmiş. Daha kötüsü ve felaketi ise MEB, bu tür izinlere ve telif eserlere dikkat etmeden bu kitaplara onay vererek sitesinde yayınlamış. Şimdi burada sormak gerekiyor, hani telif hakları, hani izinler, hani etik kurallar?.


Bu işin doğrusu, şöyle olsa daha iyi olmazmıydı?


Modül kitapları görevli öğretmenler tarafından hazırlandıkdan sonra, çeşitli kurullar oluşturup ;


- Modül kitapları teknik yönden detaylı bir şekilde incelenseydi,
- Türk dili ve yazım kuralları yönünden incelenseydi,
- Yapılan çizimler, bir grafiker ekip oluşturularak, çizimlerin niteliğine göre, AUTOCAD, Corel Draw, Adobe Illustrator v.b gibi programlar ile yeniden ve düzgün bir şekilde çizilseydi,
- Modüllerin sayfa düzenleri, MS Word gibi programlarla değil de,  Adobe Indesign, Quark Express gibi masaüstü yayıncılık programları ile öğrencilerin daha iyi anlayacakları şekilde yapılsaydı, 
- Modül sonundaki yeterlilikleri ölçen sorular, üstün körü değil de daha seviyeli ve kaliteli olsaydı,
- Alıntı yapılan eser sahiplerinden ve Internet sitelerinden gerekli izinler yazılı olarak alınsaydı,
- Modül yazmaya gönüllü öğretmenler için belli yazım kriterleri geliştirilseydi,


daha iyi olmazmıydı?


İşin bir de haksız kazanç boyutu var. Bakanlık modülleri yazdırıp, PDF formatında MEGEP sitesinde yayınladıktan sonra, bu modüllerin fotokopi ile çoğaltılarak öğrencilere dağıtılması konusunda bir yazı yayınladı ve okullara bunun için belli miktarlarda (öğrenci sayısıyla orantılı) ödenek gönderdi.
Fotokopi ile bu işin içinden çıkılamayacağı anlaşılınca, bazı firmalar ve şirketler türedi. Hiç bir emek ve zahmet harcamadan, modülleri indirip kitap olarak bastılar ve milyonlarca TL haksız kazanç sağladılar. Bu firmaların, en azında bakanlıktan izin almaları, hangi modülleri basacaklar ise o modül yazarlarına belli oranda ücret ödemeleri sağlanabilir, ayrıca alıntı yapılan eser ve sitelere de pay verilebilirdi. ETİK burada da yerle bir edildi. Bazı firmalar zengin oldu.
İş işten geçtikten sonra MEB, modülleri kendi basma kararı aldı ve bunları bastırıp, okullara gönderiyor. Bu da işin başka bir sıkıntılı boyutu.. Modül konuları geçtikten sonra gönderilen veya hala gönderilmeyen kitaplar var. Okullarda, 2.dönem okutulacak bazı modül kitapları hala ortada yok.. Dağıtım organizasyonu tam bir keşmekeş ve felaket..


Modüler sistemin kendisi bir felaket iken, kitapların da bu şekilde felaket olması Mesleki ve Teknik Eğitimi aksatan başka önemli bir sebeb..


Konu ile alakalı başka bir yazıda görüşmek üzere..

17 Mart 2012 Cumartesi

Mesleki Eğitim, Modüler Sistemle Nereye Kadar Gider?



Uzun uzun yazıp, tartışabiliriz ama baştan söyleyeyim, Modüler sistemle Mesleki Eğitim hiç bir yere gitmez.. Bir kere sistem baştan sakat doğdu..Yeterlilikler üzerine kurulan sistemde, gelen öğrenci potansiyeli ve profili göz önüne alınarak yeterlilikler göz ardı edildi ve (Çünkü büyük bir başarısızlık ortaya çıkacaktı), Modüler sistem ile Sınıf geçme sistemi birlikte kullanılmaya başlandı. Dersler modüler sisteme göre işlenirken, sınavlar sınıf geçme sistemine göre yapıldı. Sistem kurulduğundan bu güne kadar, bir çok kez revize edildi ama çok az bir öğretmen kesimi dışında, büyük bir öğretmen kesimi tarafından benimsenmedi, kabullenmedi. Diyeceksiniz ki niye bu kadar iddialı ve kesin yazıyorsun, nerden biliyorsun?. Türkiye' nin değişik bölgelerindeki öğretmenler ile yaptığımız görüşmelere dayanarak bu kadar kesin yazıyorum. Bunu test etmenin çok basit bir yolu var..

Bakanlık web sitesine bir anket koyup bunu görebilir. "Mesleki Eğitimde Modüler Sistem Yürüyor mu?" veya "Mesleki Eğitimde Modüler Sistemden Memnun musunuz?" diye sorular sorarak, mesleki eğitimin uygulayıcısı konumunda olan ve bu işin sıkıntısını çeken Teknik Öğretmenlere bunu sorabilir..(Eğer böyle bir cesareti varsa)

Önceki mesleki eğitim sisteminin aksayan yönleri ve sıkıntıları olduğu muhakkak..Bu yönler düzeltilip, aksayan yönler giderilseydi ve günümüz şartlarına uygun hale getirilseydi daha iyi olmaz mıydı?. Şu an İşletmelerde, fabrikalarda, sanayi tesislerinde, okullarda çalışan, üreten, Mühendis, teknisyen ve Teknik Öğretmen konumunda olan bir çok eğitimli insan eski sistemle yetişmedi mi? Siz 70-80 senelik bir çınarı kesip yerine yeni bir fidan dikip bunun yetişmesini bekleyeceksiniz, bu çok saçma.. Çınarın kuruyan dallarını kesip, yeni dallarına aşı yapmak daha kolayken çınarı kökünden kesip, yerine fidan dikmek ve bunun gelişip büyümesini beklemek, hem zaman kaybı, hem emek ve kaynak ısrafı değil mi? Bugün yapılan aynen budur. 70-80 senelik mesleki eğitim sistemini kaldırıp, yerine modüler sistemi koymak aynen böyledir. Ayrıca modüler sistemden mezun olan öğrenciler, hiç bir yeterliliğe sahip olmadan mezun oluyorlar ve işletmelerde çalışmak yerine garsonluk, pazarcılık v.b alakasız meslekleri yapıyorlar. Okuyabildikleri en yüksek akademik kurum ise ne yazık ki Meslek Yüksek okulları.. Sonra sanayici, yetişmiş eleman bulamıyoruz diye bas bas bağırıyor.

Yetkililerde bunun farkında oldukları için, meslek lisesi mezunu olmayan kişileri meslek sahibi yapıp işletmelere eleman yetiştirmek için, İŞKUR aracılığı ile UMEM projeleri hazırlayıp, kursiyer toplayıp, ayrıca cebine günlük harçlıklar koyarak eleman yetiştirmeye çalışıyor.. İşin garibi kurs verecek ve yetiştirecek eleman bulamamaları.. Bazı UMEM okulları ve öğretmenleri de, bu işi ticarete döküp, nemalanmak için olur olmaz kurslar açmaya, ders ücreti almaya devam ediyor.

UMEM projesini ve okullarını ayrı bir yazıda incelemek üzere şimdi geçiyorum. Peki bu problemler nasıl çözülecek? Öncelikle, Meslek Okullarına gelecek öğrenci profilini ve kalitesini yükselterek, modüler sistemi kaldırıp, eski sisteme uygun revize edilerek çözülebilir.. Tabi ki bunun bir çok ayağı var.. Onları da başka bir yazıda incelemek üzere şimdilik hoşçakalın..